TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ ÜZERİNE

Üzerine sıkça konuşulan bir konu ile karşınızdayım. Sıkça konuşuluyor, mücadelesi veriliyor, devinimsel olarak da aktiflik gösteriliyor fakat bu konuda ilerleme yavaş gerçekleşiyor. İnsanların yıllarca süre gelmiş düşünce yapılarını değiştirmek tabii ki basit değil ama ülkemizde de ileriye adımlar atılması gerekirken modern zamanın dışında kalmış pek çok davranış,düşünce biçimiyle karşılaşıyoruz. Evet, konumuza giriş yapalım.

Avcı-toplayıcı zamanları incelediğimiz zaman erkek fiziksel anlamda kadından daha güçlü olduğu için avcılık etmek, eve yiyecek getirmek için dışarı çıkar ve kadın da evde kalarak çocuklara bakar, temizlik yapar. Modern çağda da hala o zamanlardan kalma fikirlerin savunulduğunu ve uygulandığını görebiliriz.

Biyolojik açıdan kadınlık XX, erkeklik ise XY kromozomlarına sahip olma durumudur. Toplumsal olarak ele aldığımızda kadınlık; merhametli, vefalı, yuvayı ayakta tutan, yemek-temizlik yapmayı bilen, annelik yapabilen, duygusal, namuslu gibi sıfat ve görevlerle tanımlandırılıyor. Erkeklik ise güçlü, evin direği, para kazanmasını bilen, sinirli, ağlamaması gereken, duygularını belli edemeyen gibi sıfat ve görevlerle tanımlandırılıyor.

Bu gibi tanımlandırmaların ben karşı cinslerin de birbiri arasındaki çatışmaları ve anlaşmazlıkları büyüttüğünü düşünüyorum çünkü erkeğin sinirli-agresif davranışlar sergilemesi gayet normalize edilirken kadına tam tersi susması ve alttan alması görevi veriliyor. Böylece erkeğin sağlıksız bir şekilde söyleyip kadının dinlediği tek taraflı bir iletişim meydana geliyor.

Kadınların üzerinde bir bastırılmış cinsellik var iken erkekler de ise yüceltilmiş bir cinsellik mevcut. Kadınlara daha küçük yaşta kendi bedenleri hakkında olumsuz düşüncelere sebep verecek fikirler aşılanırken erkek çocuklarına ise bedenlerini aşırı önemli görecek fikirler aşılanmakta. Bu da karşımıza sadece evliliklerde değil birçok yönde sorun olarak çıkıyor.

Namus kavramı denince akla direk kadın cinselliği geliyor bir erkeğin namusu bile onun yakınındaki kadınların cinselliği ile ölçülüyor vaziyet böyle olunca da erkekler işledikleri ‘namus cinayetlerini’ haklı görüyor.

Boşanmaların artmasının sebepleri arasında ‘kadınların maddi özgürlük elde etmesi’ ile karşılaşırız ama ben bu sebebin altında yatan başka sebepler olduğunu düşünüyorum. Toplumun dayattığı rollerin benimsenmesi burada da karşımıza çıkıyor bence. Eski zamanlarda kadın ve erkek evliler ama sadece erkek para kazanıyor, kadın evde çocuk-ev işleriyle uğraşıyor. Anlaşmazlıklar meydana geliyor, şiddete maruz kalıyor ama yapacak bir şeyi olmadığından bunların hepsine göz yumuyor. Kadın para kazanır hale geldiğinde neden bunlara göz yumsun ki ? Eski zamanlarda böyle bir fırsatı yoktu ama çalışan kadının fırsatı var. Kadın ve erkek birbirlerine saygı ve değer vermesini bilen kendini gerçekleştirebilmiş insanlarsa ikisi de para kazansın, neden boşansınlar?

Konu çok geniş ve birçok alt başlığa sahip. Sadece elimden geldiğince bir şeyler yazmak istedim. Aklıma gelenlerden birkaç şey yazdım. Belki başka zamana bu konuyu alt başlıklarıyla beraber daha detaylı ele alırım. Yazı biraz karışık oldu. 😦 Neyse. Teşekkürler.

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın